Yaklaşık 3000 bin yıl önce yaşamış bir sanatçının tam olarak ne çizmiş olduğu henüz çözülemedi. Arkeologlar duvarlarda ortaya çıkardıkları işaretleri büyük bir dikkatle kopyaladılar. Bu işaretler eciptologlar arasındaki tartışmaları daha da alevlendirdi. Uzun tartışmalar sonunda eciptologlar, çizimlerin temel olarak dört ayrı garip objenin varyasyonları olduğuna karar verdiler. Ne kadar tartışırlarsa tartışsınlar 19. yüzyıl araştırmacıları antik Mısırlıların tapınak duvarlarına ne çizdiklerine tam olarak karar veremediler. Tıpkı pek çok diğer buluntu gibi Abydos hiyeroglifleri de bir süre sonra unutuldu.
Yaklaşık 150 yıl sonra önemli bir Arap gazetesi olan El Şark El Avsat, Karnak’ta bulunan Amon Ra tapınağına ait birkaç fotoğraf yayımladı. Gazete okurlarına bu resimlere bakarak, antik Mısırlıların savaşlarda havacılığı kullanmayı bilip bilmediğini sordu. Bu soru okurları pek çok bakımdan şaşırtmıştı. Gazetede basılan fotoğraflar 3000 yıl önce hüküm sürmüş olan I. Seti tarafından inşa ettirilmiş olan tapınağın rölyeflerini gösteriyordu. Antik dönem sanatçısı rölyeflerde belirgin rotoruyla kuyruk ünitesi olan bir savaş helikopteri yapmıştı. Bunun yanında sanatçı birkaç uçak betimlemişti. Bu uçaklar günümüz süpersonik savaş uçakları ve ağır bombardıman uçaklarıyla ciddi bir benzerlik gösteriyordu.
Bu fotoğrafların yayımlanmasından sonra 19. yüzyıl eciptologlarının Abydos’un duvarlarındaki betimlemelerin ne olduğunu tam olarak anlayamamalarının da sebebi anlaşıldı. Çünkü o araştırmacılar da helikopter ve uçakların neye benzediklerini zaten bilmiyorlardı.
Firavun I. Seti, Antik Mısır’ın en ünlü ve başarılı komutanlarındandı. Ülkenin topraklarını genişletmiş, düşman saldırılarını başarıyla püskürtmüştü. Basılan bu enteresan fotoğraflar aynı zamanda bu başarılı firavunun düşmanlarıyla savaşmak için ileri bir teknolojiye sahip olduğunu mu gösteriyordu?
Tanınmış eciptologlardan Alan Alford, Nil kıyısına giderek Abydos gizemini çözmeye çalıştı. Araştırmacı gizemli hiyeroglifleri incelediğinde inanılmazın gerçek olduğunu fark etti. Uzman, gazetecilere Mısırlılar eğer hiyeroglifleri gerçek hayattan alıyorlarsa, bu kabartmaların bir helikoptere ait olduğunu söyledi.
Araştırmacılar, Karnak ve Abydos’ta ortaya çıkarılan ve birbirine çok benzeyen hiyerogliflerin şans eseri yapılmadığı fikrine vardılar. Bazı şüpheciler, I. Seti’nin takma adının arı olduğunu ve bu çizimlerin de bir arıyı betimlediğini iddia ettiler. Bu uzmanlar Mısırlıların helikopteri bilebileceklerine asla inanmadılar.
Ünlü ufologlardan Richard Hogland tam da bu sırada bir açıklama yaptı. Hogland’a göre bu gizemli hiyeroglifler Mısırlıların Mars’tan geldiğine ilişkin teorisinin kanıtlarıydı. Ona göre Marslılar sadece bir kez dünyayı ziyaret etmişlerdi. Bu uzman Marslıların inmek için antik Mısır topraklarının seçmelerini ise, bu toprakların Mars topraklarına çok benzemesi olarak açıklamıştı.
Yirminci yüzyılın sonlarında, Mars araştırmacılarının çoğu Hogland’ın teorisini desteklediler. Mısırlılar Mars’tan gelmişti. Uzmanlara göre milyonlarca yıl önce Mars’ta füzelerden korunmak için tek bir sığınak inşa edilmişti. Davetsiz misafirlerin Mars’ı ziyaret etmeleri durumunda bu sığınakta saklanacaklardı. Mars’ta yaşayan Marslıların bekledikleri oldu, insansız araçlar bu gezegene indi. Bu uzmanlara göre, Mars’a otomatik bazı araçlar fotoğraf çekmek için indiğinde Marslılar bu sığınağa saklandılar ve fotoğraflarda hiçbir canlı görünmedi. Böylece insanlar Marslıların izin verdiği oranda Mars hakkında bilgi edindi.
Ünlü eciptolog Bruce Rowles olaya bambaşka bir açıklama getirdi. Ona göre eski çağlarda gezegenler arası ziyaret hiçbir zaman için olmamıştı. Mısırlı pagan rahipler doğanın gizemlerini biliyorlardı. Ayrıca bu rahipler geleceği de görebiliyorlardı. Rahipler gelecekteki uçak, helikopter ve denizaltı ile yapılacak olan savaşları görmüşlerdi. Bu gördüklerini de resmetmişlerdi. Rowles’ın teorisi de en az Hogland’ınki kadar saçmaydı.
Günümüzde bu hiyerogliflerin sırrı henüz çözülmüş değil. Bazı araştırmacılar Mısırlıların havacılıkla ilgili bazı sırları bildiklerine ve uçakla uçabildiklerine inanıyorlar. Ancak bu sırlar zaman içerisinde bir biçimde yitip gitmişti. Karşıt görüşlülerse bu açıklamayı çok hayalperest buluyorlar. Böylesine bilgilerin bir anda yok olabileceğini kabul etmiyorlar.
Popüler bilimsel literatürde Mısırlı firavun Tutankamon’un 3300 yıl önce bir uçak kazasında öldüğü yazıyor. Tarihçi William Deutch’un sansasyonel açıklamasına göre antik Mısırlılar ilkel planörler ve sıcak hava dolu balonlarla bulutlara kadar yükselebiliyorlardı. Bu tür uçuşları sadece kraliyet ailesi üyeleri ve soylular yapabiliyordu. Deutch’a göre kraliyet ailesine mensup pek çok kişi ve elbette Tutankamon da uçak kazasında hayatlarını kaybettikleri için bacaklarında çok sayıda kırık ve sayısız yarayla bu dünyaya veda etmişlerdi. Deutch’un teorisine göre hava araçları ilk Mısır’da ortaya çıktı buradan günümüzde Tibet, Hindistan, Meksika, Türkiye, Çin ve Guatemala olarak adlandırılan bölgelere yayıldı. Başka bir deyişle bu bölgelerde yaşayanlar gökyüzünde ilk uçan araçları görenlerdi. Mısırlılar ve Marslılar aynı soydan mı geliyor, bu hiyeroglifler helikopter, uçak ve denizaltı mı betimliyor hala bilmiyoruz ama dünyaya dair herhangi bir gizemin kalmadığı iddialarının gerçekleri yansıtmadığından emin olabiliriz. İnsana dair öğrenilecek daha çok konu var