Gama ışını patlamaları keşfedilmelerinden yaklaşık çeyrek yüzyıl sonra astrofizikçileri şaşırtmaya devam ediyor. Gözlemcilerin ve kuramcıların yoğun incelemelerine karşın, bu patlamaların ne olduğunu, nereden geldiğini ve hatta tek başına bir fenomen olup olmadığını hiç kimse kesin olarak bilmiyor."
Chicago Üniversitesi astrofizikçilerinden Donald Q. Lamb, Aralık 1995'teki bir bildiride böyle yazmıştı. Bu sözler ilk kez 1960'ların sonlarında nükleer patlamalar izlenirken farkına varılan yüksek enerjili radyasyona özgü gizemli patlamalar hakkında o sırada bilinen şeyleri özetliyor. Lamb bu bildirisinde gama ışını patlamalarının yakınlarda, yani kozmik dille belirtmek gerekirse, Samanyolu galaksimizi çevreleyen dağınık madde halesinde ortaya çıktığını savunuyordu. Diğer araştırmacılar ise galaksimizin çok ötesinde, evrenin uzak erimlerinde bulunan bir "kozmolojik" kaynağın varlığını ileri sürüyordu. Ancak soruya cevap bulmayı sağlayacak veriler kıttı. Hangi uç koşulların patlamalara yol açıyor olabileceğini de kimse bilmiyordu. Bir kuram bolluğu vardı: Ortalıkta 140 kadar fikir dolaşıyordu ve bir cevap bulmaya dönük ilgi sürekli artıyordu.
Gizemin içyüzüne inmek amacıyla Nisan 1995'te Washington, D.C.'de bir Büyük Tartışma başlatıldı. Seçilen tarih ve yer –Smithsonian Kurumu'na bağlı Doğa Tarihi Müzesi'ndeki Oditoryum– anlamlıydı. Aynı oditoryumda 75 yıl önce seçkin gökbilimciler Harlow Shapley ve Heber Curtis dönemin yakıcı meselesini tartışmışlardı: Evrenin büyüklüğü ve insanlığın evrendeki yeri. 1920'de birçok kimse güneş sistemimizin Samanyolu galaksisinin merkezinde yer aldığı ve evrenin sayılı bir yıldız topluluğuyla sınırlı olduğu görüşündeydi. Edwin Hubble galaksimizin dışında geniş bir evrenin varolduğunu ancak yıllar sonra kanıtladı. Tartışma konusu, gama ışını patlamalarının sonsuz gibi görünen bu alanın neresinde ortaya çıktığıyla ilgiliydi artık.
İşte o cumartesi öğleden sonrasında 350 kadar gökbilimci, öğrenci, muhabir ve izleyici oditoryumu doldurduğunda şenlikli ve beklenti dolu bir hava vardı. Patlamaların kaynağıyla ilgili varsayımları gösteren parlak rozetler dağıtıldı ve bir kanaat sahibi olanlar galaksi esaslı, kozmolojik ya da kaçamaklı bir "diğer" olmak üzere kendi cevaplarına uyanı taktılar. Princeton Üniversitesi'nde astrofizik bilimleri profesörü olan Bohdan Paczy ń ski'nin kozmolojik görüşünü sunması üzerine, Lamb ve Paczy ń ski kapıştılar. 1920'deki ilk tartışma gibi, ikinci Büyük Tartışma da karşıt görüşlerin sunulması, değerlendirilmesi ve – bilimsel sürecin dürüstlüğü adına – şu ya da bu yönde bir oylamaya gidilmeksizin bir toparlama yapılması şeklinde geçti. Bir cevaba ancak daha fazla veriyle ulaşılacaktı.
Şu an itibariyle bilimsel araştırmalar bazı cevaplar sağlamış bulunuyor. Paczy ń ski haklıydı: Gama ışını patlamaları evrenin uzak erimlerinde, yıldız patlamaları ya da çarpışmaları sırasında akla hayale sığmayacak enerji salımlarının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Ama birçok soru hâlâ cevapsız duruyor. Belki de soruların bazıları üçüncü bir Büyük Tartışma'yı körükleyecek ve insanlar bir başka kozmolojik açmazın üstesinden gelmek üzere 2070'te Smithsonian'da bir araya gelecek.