Buyrun Bı Bakın....
İlk devlet resim ve heykel müzesini gezerken
İbrahim Çallı'dan bilgi alıyor. 20 Eylül 1937
Atatürk'ün Sanat Görüşü
"Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 67)
Bursa'da Dar'ül Elhan (İst. Belediye Konservatuvarı) öğretmen ve öğrencilerinin verdiği konserden sonra bayan sanatçılarla,
29 Mayıs 1926
"Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 378)
"Güzel sanatlara da alakanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara'da bir Konservatuvar ve Temsil Akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır. Güzel Sanatların her şubesi için Kamutay'ın göstereceği alaka ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt I, s. 387)
--------------------------------------------------------------------------------
Bunu da beyan edeyim ki Türk milletinin son senelerde gösterdiği harikaların, yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların hakiki sahibi kendisidir. Sizsiniz. Milletimizde bu istidat ve tekamül mevcut olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yetemezdi."
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s.214
--------------------------------------------------------------------------------
ATATÜRK’ÜN SANATA VE SANATÇIYA VERDİĞİ ÖNEM
Atatürk, sanatı seven, sanatçılara değer veren ve onları destekleyen bir devlet adamıdır. Çocukluğundan itibaren sanata ilgi duymuş ve sanatın bazı dallarıyla çok yakından ilgilenmiştir. Gençliğinde şiir ve edebiyata yakınlık duymuş, Namık Kemal'in şiirlerini okumuş ve ondan etkilenmiştir.
Atatürk'ün kaleme aldığı ve 1927 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde okuduğu "Nutuk" adlı eseri, Atatürk'ün en büyük edebî eseridir. Yazmış olduğu "Oğuz Oğulları" adlı şiir de Atatürk'ün şiir konusundaki yeteneğini sergileyen ve her Türk'ün okuması gereken bir eserdir.
Atatürk, şiir ve edebiyat dışında müziğe de büyük bir ilgi duymuştur. Şarkı ve türküleri dinlemekten büyük bir zevk alan Atatürk, zaman zaman okunan şarkılara eşlik etmiş, oynanan halk oyunlarına katılmıştır. Bazı Rumeli türküleri, onun sesinden notalara dökülmüş ve müzik repertuarımızda yer almıştır.
Atatürk, askerî ataşe olarak Sofya'da görevli bulunduğu dönemde çok sesli müziğe ilgi duymaya başlamıştır. Klâsik müzik konserlerine ve operalara giderek bu müzik türlerini tanıma fırsatı bulmuştur. Cumhuriyetin ilânından sonra, ülkemizde bu müzik türlerinin sevilmesini ve müzik kültürümüzde yer almasını sağlamak amacıyla yapılan çalışmalara önderlik etmiştir. Ülkemizde müzik sanatının gelişmesi için bütün olanaktan kullanmıştır.
Atatürk'ün zamanında yapılmış bazı binaların güzelliği, ülkemizdeki çağdaşlaşma hareketini ifade edebilecek nitelik taşımaktadır. Ayrıca mimarî eserlerin korunmasına verdiği önem de Atatürk'ün mimarîye olan ilgisinin önemli kanıtlarındandır.
Atatürk'ün, tiyatro, bale, edebiyat, heykeltıraşlık, mimarî, resim, müzik gibi sanat dallarıyla ve sanatçılarla ilgilenmesi, onları desteklemesi Atatürk'ün sanatla çok yakın bir ilişki içinde olduğunun göstergesidir.
Atatürk,sanatla ilgili düşüncelerini,Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuşmalarında, Çankaya Köşkünde sanatçılarla yaptığı sohbet ve tartışmalarda belirtmiştir. Atatürk'ün bu konuşma ve tartışmalarda dile getirdiği sanatla ilgili düşünceleri, Türk halkına ileti niteliği de taşımaktadır.
Atatürk, sanatın tanımını şu sözlerle açıklamıştır: "Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur."
Sanatın, bir toplumun ilerlemesindeki öneminin ve vazgeçilmezliğinin bilincinde olan Atatürk, bu düşüncesini şu sözlerle ifade ediliştir: "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir," "Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felâkete mahkûmdur," "Dünyada medenî, ileri ve gelişmiş olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltıraş yetiştirecektir." Atatürk'ün bu sözleri, sanalla ilgili temel düşüncelerini ifade etmesi bakımından önemlidir.
Atatürk'ün sanatçılarla ilgili düşüncelerini ifade ettiği sözleri ise şunlardır: "Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve uğraşlardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır." "Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız."
"Adımız Andımızdır" adlı şarkıyı öğrenelim. Şarkıyı, sınıfımızda seslendirelim.
Büyük bir sanatsever olan Atatürk'ün gönlünde, müziğin ayrı bir yeri vardı. Bu nedenle millî kültürümüzde önemli bir yer tutan güzel sanatlar içinde müziğe ayrı bir önem vermiştir. Müziğin önemiyle ilgili düşüncelerini, şu sözleriyle ifade etmiştir: "Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar, insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut değildir: Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir."
Yapılacak inkılâpların başarıya ulaşmasına, müzik alanındaki gelişmeleri ölçü gösteren Atatürk, bu konudaki düşüncelerini şu sözleriyle ifade etmiştir: "Osmanlı müziği, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki büyük devrimleri söyleyecek güçte değildir. Bize yeni müzik gereklidir. Bu müzik, özünü halk müziğinden alan çok sesli bir müzik olacaktır." "Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir."
Atatürk'ü konu alan aşağıdaki marşı öğrenelim. Marşı, sesimizle ve çalgımızla seslendirelim.
Atatürk, müziğin önemle ve öncelikle, modern müzik (çok seslilik) kuralları içinde ele alınmasını istemiştir. Bu konuyla ilgili düşüncelerini şu sözleriyle ifade etmiştir: "Arkadaşlar, güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir."
Atatürk, Türk müziğinin evrensel müzikteki yerini bir an önce alması amacıyla yapılan çalışmalara önderlik etmiştir. Müzik eğitimi görmeleri için çok sayıda öğrenciyi Avrupa'ya göndermiştir. Ankara'da Musiki Muallim Mektebi ile İstanbul'da Sanayi-i Nefise mekteplerinin açılmasını sağlamıştır. Bu konudaki düşüncelerini de şu sözleriyle ifade etmiştir: "Ulusal ince duyguları, düşünceleri anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce genel son musiki kurallarına göre işlemek gerektir. Ancak bu sayede Türk ulusal musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir."
Ataturk'u seviyorum.Ileriyi goren bir lider,bir aydin olarak bilime verdigi onem yaninda guzel sanatlara da onem verdigi icin seviyorum.Bir konser sonrasi kendisine sorulan bir soru uzerine Ataturk:'herkes bir cumhurbaskani olabilir ama bir sanatci asla olamaz.'demisti
**************************
-Atatürk ve Tasavvuf Musikisi-
Bir Türk musıkısı sanatçısı olarak büyük Atatürk’ün huzurlarında bulunmuş Rıyaseti Cumhur Fasıl Heyetinde yıllarca görev yapmış bazı değerlı müzisyenleri tanımak şerefine nail olmuştum. Bu nedenle konuyla ilgili bazı hatıraları ve derlemeleri takdim etmek istiyorum. 1950’ li yıllarda tanıdığım musiki hocam rahmetli Hafız Yaşar Okur, binbaşı rütbesiyle Riyasetı Cumhur Fasıl Heyetindeki görevinden emekli olmuştu. Kendisi yıllar önce Atatürk’ün emriyle bizim şu an dahi kulaklarımızda olan "Türkçe ezanı" Beyazıt Camii ’nde ilk defa okuyan değerlı bir müzisyen ve hafızdı. Atatürk’ le müzik toplantılarında görevi nedeniyle uzun yıllar beraber bulunmuştu. Zaman zaman Atatürk’ ten hatıralar anlatırdı. Atatürk’ ün müziksiz bır günü geçmezdi. Her türlü müziği batı müziğini de sever mesela Taska operasını sık sık dinlerdi, bazı bölümlerini. En büyük arzusu Türk musikisinin dünyaca tanınmış, sevilmiş ve takdir edilmiş olmasıydı... Hocam Merhum Hafız Yaşar Okur’ un anlattığı bir hatıra şöyle; İran Şahı Rıza Pehlevi Atatürk’ ü ziyarete gelir. Atatürk' ün verdiği bir ziyafette rahmetli Yaşar Okur hocaya tanıtılır.
"Şimdi benim Hafızım size bir şeyler okuyacak" der,
Hoca şöyle devam eder,
"önce Kuran-ı Kerimden bir sure okudum, sonra da Süleyman Çelebi’ nin Mevlid’ inden bir Bahir, en son da Beyatı Ayının bir kısmını...
O gece sehinşah Hazretlerinin iltifatına nail olmuştum." Hoca devam edıyor "Atatürk zaman zaman bana Kuran-ı Kerım ve Mevlid-i Şerif' in Veladet Bahri' ni bilhassa rast makamında okuturdu... Yasin suresini dinlemeyi sever, bazen de sesi güzel olan manevi kızı Nebile Hanım' a aynı sureyi okutur, dinlerken çok mütehassıs olduğu görülürdü. Atatürk Muzıka veya Fasıl heyetinde resmi görevli olan hafızlara Ramazan' da eğer camğlerde mukabele okuyorlarsa izin verir, musiki gecelerindeki fasıllarda bulanmaları hususunda asla ısrarlı olmazdı.
Rahmetli Hocamın başka bir hatırası da şu;
"Atatürk zaman zaman İstanbul’ daki cami hocalarını, hafızları davet eder; onlarla dini sohbetlerde bulunur bazen de Kuran-ı Kerim' den bır sureyi yazdırıp söz ve sesle okumalarını isterdi. Sonunda surenin, ayetlerinin Türkçe açıklamalarını ister, eğer açıklamalarda bir eksiklik, yanlışlık olursa çok üzülürdü... Hocalardan vaazlarında dini telkinlerınde bilinçli olmalarını, cemaati öylece iyi bir şekilde aydınlatmalarını bilhassa isterdi, öyle beklerdi. Aynı musiki heyetinde 12 yıl kadar müzisyen olarak görevli başka bir büyüğümüz Hocamız rahmetli Ferit Tan Atatürk’ ün masasında Kuran-ı Kerim-i gördüğünü dikkatle okuduğunu anlatmıştı. Büyük Bestekar merhum Yesarı Asım Arsoy milliyetçi iman dolu bir insandı, öğrencisi Dr. Bülent Gündem Bestekarın Atatürk ile ilgili duygularını şöyle anlatıyor, sık sık Mustafa Kemal’ i anlatır. Bilhassa Kocatepe’ de çekilen resmi üzerinde durur ve şöyle söylerdi.
"O resme dikkat et, dizlerı kıvrık, eli çenesinde düşünür hali ıle "İlhamat-ı Rabbaniye’ yi topluyor, onu cenabı Hak memleketi kurtarması için seçti, vazifelendirdi" diye eklerdi...
Kendisini hayatının son yıllarında tanıdığım büyük bestekar merhum Sadettin Kaynak’ tan bır hatıra:
"Bir Türk Musikisi gecesinin sonunda Atatürk benden Mevlid-i Şerif' i her mısrasını ayrı bir makamda olmak üzere okumamı istedi. Sazlar da seni takip edecekler dedi... emirleri üzerine ilk bahri okudum, dikkatle dinledi... Takdir etti... Sonra da Kuran-ı Kerim' in muhtelif surelerinden bölümler ayetler okuttu. Hatta arkadaşı Nuri Conker’ den de Kuran okumasını istedi. O da bildiği Tebbet Suresi' ni okudu. Atatürk bütün bunlardan çok memnun olmuştu."
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldıgı üzere; Atatürk Türk musikisini, dini müziği, Kuran-ı Kerim'i dinlemeyi çok sever ve fakat bilhassa bilinçli olarak Türkçe tefsir edilmesini isterdi... Dini müziğimiz; Mevlid, İlahi, Ezan, Sala, Tekbir, Ayin gibi formlarla büyük bir zenginlik arzeder... Vatan kurtaran, kuran, büyük Önder Atatürk’ ü bu duygularla rahmetle anıyorum.